Adıyaman’ı inceleyen akademisyenler: “Şehirlerimizi kayalık alanlara taşımamız gerekiyor”
Adıyaman’ı inceleyen akademisyenler: “Şehirlerimizi kayalık alanlara taşımamız gerekiyor”
Kırıkkale Üniversitesi Geoteknik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Sönmezer:
“Zemin sıvılaşması olan bölgelerde sağlam binalar yapsanız bile kutu gibi eğildiğini görüyoruz”
ADIYAMAN Adıyaman’da depremde hasar gören binaları inceleyen öğretim üyeleri, binaların yapılarını ve zemin durumlarını değerlendirdi. Uzmanlar, tabanın sıvılaşmasına dikkat çekerek, şehirlerin kayalık alanlara taşınması gerektiğinin altını çizdi.
Bartın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Selçuk Baş ve Kırıkkale Üniversitesi Geoteknik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Sönmezer, TÜBİTAK projesi kapsamında Adıyaman’da hasar gören yapıları inceledi. Binaların tasarımının süneklik, dayanım ve rijitlik olmak üzere üç ana unsur üzerine kurulduğunu anlatan Bartın Üniversitesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Selçuk Baş, gözlemleri sırasında hasar gören birçok yapının rijitlik sorunu yaşadığını belirtti. Yapının kuvvet etkisi altında hal değiştirmeye karşı gösterdiği fiziksel direnç olarak tanımlanan rijitlik sorununun detaylarını anlatan Baş, şunları kaydetti:
“Genel olarak inşaat mühendisliği eğitiminde binalarımızın tasarımını üç temel ilkeye dayandırırız. Bunlardan birincisi süneklik, ikincisi dayanım ve üçüncüsü rijitliktir. Bunlar da sarsma yönetmeliğimizdeki şartnamede belirtilmiştir. Yöreye özgü kısımlar var ama genel olarak sağlamlık, süreklilik ve rijitlik probleminin daha çok tasarımda olduğunu söyleyebilirim.Malzemede, donatı içeriğinde ve betonda bir takım sıkıntılar olabilir ama en üstte binalar da var. bina ile aynı zamanda.Biri yıkıldı diğeri yıkılmadı.Tıpkı 1.katta ikinci katın çökmesi gibi.Yumuşak zemin dediğimiz rijitlik sorunu.Bunun gibi bir çok sorun var.Gelelim Adıyaman’a. Adıyaman’da özellikle yeni yapılarda girişte herhangi bir yumuşak kat ya da zayıf kat hasarı görmüyoruz Rijitlik dediğimiz şey kolonların standarttan farklı tasarlanmış olması… Bunlar daha önce yapılan yapılar. 2000 yılı sanırım. Düz takviyelerdir. Adıyaman’ın aşağı kesiminde gördüğümüz cadde boyunca çok ağır bir yük. Yüksek katlı ticari alanlar görüyoruz. Bu zaten yumuşak kaplamanın ana nedenidir. Bunların hepsini eklediğinizde rijitlik problemini görüyoruz. En kritik olanın katılık olduğunu söyleyebiliriz. Hatay’a da gittik. Orada gördüğümüz şey, çok fazla zemin amplifikasyonu. Yer efektleri çoktur. Muhtemelen sıvılaşma nedeniyle rastgele yatan bir bina görmedik, ancak deprem yükleri çok artırdığı için zemin etkileri büyük hasara neden oldu. Orada da sertlikle ilgili kusurlar var. Deprem yapı yönetmeliğinde tasarım ve geometri sorunları ortaya çıkmaktadır. Üretimle ilgili yanılgılar. Bu, bunu gerektirir. Ustalarımızın, kalfalarımızın gerçekten yetiştirilmesi gerekiyor. Sanırım bunu da yapabiliriz. Çok fazla teknik bilgi kullanıyoruz, ancak inşaat mühendisliği eğitimi derslerinde muhtemelen çok özlü bir şekilde anlatabiliriz. Çünkü mezun ettiğimiz öğrenciler bu tasarımı yapıyor ve müteahhit oluyorlar. Kısa ve özet bilgileri yüklenicinin anlayabileceği ve halkın anlayacağı şekilde vermemiz gerekiyor.
“Zemin sıvılaşmasına dikkat etmemiz gerekiyor”
Kırıkkale Üniversitesi Geoteknik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Sönmezer ise özellikle Hatay bölgesinde zemin sıvılaşması gözlemlediklerini belirterek, gelecekte yapılacak yapıların kayalık zeminler üzerine yapılması gerektiğini vurguladı. Sönmezer, camları bile kırılmadan yan yatmış binaların zemin sıvılaşması nedeniyle zarar gördüğünü belirterek, “Fay hatlarının olduğu bölgeyi gezdik. Özellikle binalarda ciddi zemin genişlemeleri olduğunu gördük. alüvyal zeminlerde inşa edilir.Bu zemin genişlemelerinden dolayı spektral ivmeler artar.Binalara giren ivme maliyetleri çok artar.Bu da binalarda önemli hasarlara neden olur.Eğer binalarımızı kayalık temeller üzerine inşa edersek bu spektral ivme maliyetleri çok azalır. buna bağlı kuvvetler de çok azalıyor.Bu yapılara verilen hasar çok düşük seviyede kalıyor.Aslında şehirlerimizi kayalık alanlara taşımamız gerekiyor.Kayalık Şehirlerin yapılarına çok az zarar geleceğini düşünüyoruz. şu ana kadar yapılan çalışmalarda da gördüğümüz gibi özellikle Gölbaşı, Türkoğlu, Hatay ve liman bölgesinde önemli zemin sıvılaşmaları yaşanıyor. İskenderun’da. nda meydana gelir. Orada kumların kaynadığını çok net bir şekilde gördük. Bu tür yerlerde yapılaşmaya izin verirseniz, yapıyı sağlamlaştırsanız bile binaların bir kutu gibi eğimli olduğunu görüyoruz. İzmit’te bile bunun tipik örnekleri vardı. Binaların camları da dahil olmak üzere binalar kırılmadan kullanılamaz hale geldi. Gölbaşı adeta yüzen bir şehre dönüşmüştür. İskenderun’un kıyı bölgesindeki birçok yapı kullanılamaz hale geldi. Zemin sıvılaşmasına da dikkat etmemiz gerekiyor. Binaları zor ve dar yerlere taşımamız gerekiyor. Bundan sonra çok dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.
haber-besiri.xyz